6 Mayıs 2013 Pazartesi

İzmir Otelleri

Konak Otel İzmir Otelleri denildiğinde ilk akla gelen otellerdendir. 1989 yılında inşaatı biten ve çalışır duruma gelen Otel Konak, İzmir’in en bilinir otelleri arasındadır. İlk yıllarında Etap Pullman ondan sonra Mercure Hotel olarak devam etmiştir. 2001 yılında kalitesini daha da yükseltmek adına dünyada 5000′den fazla otel zincirleri olan Best Western Otelleri ağına katılmıştır. Devamlı misafirleri tarafından çok iyi bilinen Otel Konak’ta kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz. Birçok İzmir Otelleri arasında özellikle 4 yıldızlı İzmir Otelleri arasında kalitesine en yüksek seviyeye çeken bir oteldir. Her sene Best Western tarafından denetlenen ve binlerce otelin içinde derece alan Hotel Konak, devamlı olarak siz özel konukları için kendini yenilemektedir.
Hotel Konak’ın köklü tecrübeli kadrosu siz değerli misafirleri için her zaman hazırdır. Best Western Plus Hotel Konak, kendisini yenilerken aynı zaman da devamlı olarak personellerini eğitmekte ve geliştirmektedir.
İzmir’in harika körfezini, evinizdeki bir tablo misali yattığınız yerden seyretmeye ne dersiniz? Eşsiz deniz manzaralı odalarıyla ve misafir öncelikli memnuniyeti ile İzmir Otelleri arasında birinci planda olan Hotel Konak 25 yıllık tecrübesi ile siz değerli konuklarını ağırlamak için hazır.

5 Mayıs 2013 Pazar

AOF sınav sonuçları ne zaman açıklanır 2013 Mayıs

2013 mayıs ayında yapılan açıköğretim sınavının sonuçları açıklanma tarihleri soru ve cevaplarıyla birlikte bizdedir gardaş... Açık Öğretim Fakültesi yani aof sınavının sınavları bugün başladı ve binlerce aday bugün sınavlarda ter döktü. ilk oturumu 4 Mayıs'ta yapılan ve ikinci oturumu da 5 Mayıs'ta yapılacak Açıköğretim Sınav soru ve cevaplarını ve sınav sonuçlarının açıklandığı andan itibaren sitemizden öğrenebilirsiniz? Sınav soru ve cevapları Açıköğretim e -öğrenme portalında sınavdan 1 gün yada 2 gün sonra paylaşılıyor. Sonuçlar açıklanır açıklanmaz siz değerli okurlarımız da aşağıdaki linkten giriş yaparak soru ve cevaplara erişebilirsiniz. Adayların şimdiden dört gözle beklediği 2013 yılı mayıs ayı Açık Öğretim Fakültesi sınav sonuçlarının; net bilgiler olmamasına rağmen yaklaşık olarak sınav tarihinden 2 yada 3 hafta sonra açıklanacağı söyleniyor.

AOF 2013 Açık öğretim Mayıs ayı sınav sonuçları ne zaman açıklanacak

04 Mayıs 2013 - 05 Mayıs 2013 Açık öğretim Mayıs ayı yeni çıkmış soru ve capları, 04.05.2013 açıköğretim sınav sonuçları, 05 mayıs mayıs 2013 sınav sonuçları, 05.05.2013 açık öğretim aof sınav sonuçları yeni sisteme göre sonuç analizi...

Açık öğretim aof 2013 ekonominin güncel soruınları mayıs ayı çıkmış soru ve cevapları

Açık öğretim aof 2013 ekonominin güncel soruınları mayıs ayı çıkmış soru ve cevapları

Açık öğretim AOF hizmetler ekonomisi 2013 çıkmış soru ve cevap testleri

Açık öğretim AOF hizmetler ekonomisi 2013 çıkmış soru ve cevap testleri 2013 soru ve cevap testlerini indir

Açık öğretim aof bilgi ekonomisi 2013 mayıs ayı çıkmış sorular ve cevapları

Açık öğretim aof bilgi ekonomisi 2013 mayıs ayı çıkmış sorular ve cevapları 2013 açıköğretim soru ve cevapları

Açık öğretim AOF Çalışma ekonomisi 2013 çıkmış sorular ve cevapları

Açık öğretim AOF Çalışma ekonomisi 2013 çıkmış sorular ve cevapları 2013 aof mayıs ayı soru ve cevapları

İngiltere'de araç direksiyonu neden sağdadır?

İngilterede Taşıtların Direksiyonları Neden Solda Yer Almaktadır? Bir zamanlar herkes İngilizler gibi yolun solundan gidiyordu. Bunun için de çok geçerli bir sebep vardı. Yüzyıllarca önce yolun karşısından gelenin dost mu yoksa düşman mı olduğunu kestirmek mümkün değildi. İnsanların çoğu sağ ellerini kullandıkları için yolun solundan duvar dibinden (yaya veya atla) giderek sol taraflarım emniyete alır sağ ellerini kılıçlarını hemen çekecek şekilde hazır bekletirlerdi. Yolun solundan seyahat ilk defa 1300 yıllarında papanın Roma’ya gelecek hacıların yolda karmaşaya sebep vermemeleri için yolun solundan gitmelerini söylemesiyle resmileşti ve yüzyıllar boyu devam etti. 18. yüzyılın sonlarında ABD’de birçok atın çektiği posta arabalarında sürücü koltuğu yoktu ve sürücü en arkada ve soldaki atın üstünde oturuyordu. Bu da yolun solundan gidildiğinde karşıdan geleni ve yolun kontrolünü zorlaştmyordu. Çok geçmeden ABD’de trafik sağdan işlemeye başladı. Fransız İhtilali sırasında ihtilalin liderlerinden Maximilien Ro-bespierre büyük bir olasılıkla Katolik kiliseye meydan okuyanlara bir jest olsun diye Parislilerden yollann sağından gitmelerini istedi. Bir süre sonra aslında kendisi de bir solak olan Napolyon or-dulanndaki ikmal arabalannın yollann sağından gitmeleri emrini verdi ve zaptettiği her ülkede de bu uygulamayı hayata geçirdi. İngiltere hiçbir zaman Napolyon tarafından zapt edilemediğinden İngilizler yolun solundan gitme alışkanlıklanndan vazgeçmediler. Avustralya Hindistan gibi tüm eski sömürgelerinde de bu usulü devam ettirdiler. Zaten İngilizler’de Amerikalılardan farklı olarak sürücü arabanın üstünde ve sağında oturuyordu. Modern araba teknolojisinin gelişmesi ile bu gelişimin dünyada öncüsü olan ABD’de sürücü koltuğu ve direksiyon sağdan gidişe uygun olarak sola konuldu ve dünyanın birçok bölgesinde bu şekilde yaygınlaştı. İngiltere’de ve eski sömürgelerinde trafik akışını sağ şeride almanın faturası o kadar yüklüdür ki artık isteseler de kolay kolay bunu yapamazlar.

Bilgisayarın sesleri bozuk çıkıyor, ne yapmalıyım?

Bilgisayarımda Son 10 Gündür Dinlediğim Video , Müzik Vs. Sesli Birşeylerin Sesleri Ya Bozuk Yada Ekolu Cocuk Sesi Gibi Geliyor. Anakart'ım : Asus - P4P800-VM Sitesinde SoundMax Integrated Digital Audio v 5.12.01.3538 Var Ve Bende Zaten O Yüklü. Ne Format Attırdım Ne Başka Birşey. SORUN NEREDE ? DRİVERİ TEKRAR YÜKLE VS. DEMEYİN DENENDİ Denetim Masası/Donanım ve Ses/Ses/ Burada hoparlör seçilip Varsayılan butonuyla onaylayınız. Sonrasında aynı pencere içinde Özellikler/Gelistirmeler/ Ses İptal kutucuğundaki tiki kaldırıp Tamam dediğinizde sorun bu ise çözülmüs olacaktır.

Çinicilik nerelerde yapılmaktadır?

ÇİNİCİLİK Bir güzel sanat koludur. Porselen ve kaolinin özel bir şekilde pişirilmesiyle elde edilen seramik ve fayans işlerine çini denir. Çini dediğimiz porselen ve fayans işleri Çin’de çok gelişmiş olduğundan ve ilk defa Çin’den geldiğinden, bunlara «Çin işi» anlamında «çini» denmiştir.

Özel kurum ve kuruluşlar nelerdir?

Aes-IC İçtaş Enerji Üretim Age İnşaat Ags Mühendislik İnşaat Akfen Holding Akforum Temizlik Alabanda Turizm Mind Yönetim Ve Gelişim Danışmanlığı Alfatek Anadolu Cetelem Finansman And Tunalı Gıda And Turizm Ankara Billuriye Ankara Gıda Ankara Gümrük Komisyoncuları Appetito Darbaz Dağıtım Pazarlama Ars Arthro Biyoteknoloji Artavuk Gıda Tarım Hayvancılık Ask Tasarım Danışmanlık Asya Meyve Suyu Ataktoy Atomika Teknik Cihazlar Ats Elektronik Servis Av Fişek Sanayi Aykon Elektromekanik Enerji Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası Barmek Holding Başaklar Unlu Mamüller Hm Patlayıcı Madde IC İbrahim Çeçen Yatırım Holding IC İçtaş İnşaat IC İçtur Turizm İntes İşveren Sendikası İçtaş Havalimanı Yatırım İşletmeleri İlksan İnşaat İncekara Holding İsmet Mobilya İnsan-İş Sendikası İnta Uzay Sistemleri İnterpacs Sağlık Çözümleri Kale Havacılık Kanıt Radyoloji Ekipmanları Kardelen Mühendislik Makina Kavaklıdere Şarapları Kavmar Gıda Pazarlama Kerevitas Gıda Konaş 2.Konutkent Konya Çimento Sanayi Kosaş Konut Servisi Koşan Gıda Sanayi Samatlı Oyuncak Sam-Toy Oyuncak Sarar Giyim Tekstil Seçkin Yayıncılık Sanayi Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Siemens Finansal Kiralama Sigma Beton Laboratuvar Hizmetleri Simeks Enerji Tammed Özel Hastane Teşhis ve Tedavi Hizmetleri Tamtaş Yapı Malzemeleri Tan-İş Otomotiv Sanayi Tdv Özel 29 Mayıs Hastanesi Ted Ankara Koleji Vakfı Teknoloji Özel Sağlık Hizmetleri Tesan İnşaat Sanayi Tesem Teknik Sistemler Tim Endüstriyel Esen Elektrik Elektronik Ets Eser Taahhüt Ve Sanayi Faal Medikal Fetaş Fethiye Enerji Fonksiyon Fizik Tedavi Gürsan Sanayi Hema Dişli Nurol Holding Orhan Evin İnşaat Orica Nitro Patlayıcı Başkent Barut Sanayi Başkent Elektrik Dağıtım Başkent Üniversitesi Hastanesi Baştaş Başkent Çimento Baştaş Hazır Beton Bayındır Holding Beyaz Et Sanayicileri Damızlıkçıları Birliği Derneği Beypi Bilyap Yapı Makina Birak Holding Birlik İnşaat Birlik Makina BP Petrolleri Bürke İç Ve Dış Ticaret Büyük Ankara Laboratuvarlar Grubu Byd Bilgisayar Yazılım Ve Donanım Calderys Refrakter Cesaş İnşaat Doğadan Gıda Ürünleri Doğan Şirketler Grubu Holding Dörtşanlı Tıbbi Malzeme E.D.I.G Constructıon Management Elit Madencilik Sanayi Elit Sağlık İşletmeleri Emek Proje Yönetim Danışmanlık Endomed Sağlık Hizmetleri Limak İnşaat Man Türkiye Medintek Tıbbi Ürünler Med-Lab Biomedikal Mühendislik Mesa Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Mesa Hastanesi Mesa İmalat Sanayi Mesa Mesken Mesa Proje Mesa Sigorta Aracılık Hizmetleri Mesa Toplu Konut Yatırım Mesa Yapı Malzemeleri Mesa-Aktürk-Emlak Pazarlama Metaş İnşaat Metiş İnşaat Metiş Makina İmalat Mng Holding Mob Mobilya Dekorasyon Mopa Mtm Makina Mu-Tav Gıda Ürünleri Timco Treysan Prefabrik Çelik Yapılar Tupperware Türeli Örme Sanayi Tüvturk Kuzey Taşıt Muayene İstasyonları Uğurböcekleri Mutfak Gereçleri Unicef Türkiye Temsilciliği Vakıf Sistem Pazarlama Volga Dış Ticaret Ve Danışmanlık Yazgan Tasarım Mimarlik Yolbulan Metal Sanayi Ziraat Sigorta Gedik Tavukçuluk Ve Tarım Ürünleri Gençleri Destekleme Ve Koruma Vakfı Geo-Nitro Ges Genel Elektrik Sistemleri Gülsan İnşaat Gümrük Vakfı Heriş Seramik Netaş Neziroglu Motorlu Araçlar Oyak Teknoloji Bilişim Ve Kart Hizmetleri Oyakbank Paksoy Teknik Güral Porselen Maya Göz Hastanesi Orkim Orlab Lab Market Gedik Piliç

Ülkemiz ve dünyadaki çevre sorunları nelerdir?

1- Ekosistemlerin Bozulma Nedenleri (Çevre Sorunları) : Çevre sorunları, insanların yaşadığı problemlerden biridir çevre sorunlarının yani ekosistemlerdeki bozulmaların bir kısmı doğal yolla, bir kısmı da insan etkisiyle oluşur. İnsanlara ve ekosistemlere zarar veren doğal kaynaklı bozulmalar, su, toprak ve hava hareketleriyle oluşur. Su taşkınları, depremler, erozyon, volkanik hareketler (yanardağ patlamaları), fırtına, kasırga, uzun siren kuraklık ekosistemlerin bozulmasına yol açan doğal afetlerdir. İnsanlar, bulundukları ekosistemlerdeki (çevrelerindeki) canlı ve cansız varlıkları etkileyerek ekosistemlerin bozulmasına yol açarlar. İnsanlar, ekosistemlerdeki doğal varlıklarla iç içe yaşarken zamanla teknolojinin gelişmesi ve doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması sonucu doğanın dengesi bozulmuş ve birçok çevre sorunu ortaya çıkmıştır. Hızlı nüfus artışı, bilinçsiz sanayileşme, düzensiz şehirleşme, doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması, nükleer silahlar ve nükleer santral patlamaları, biriktirilmiş suların (barajlardaki suların) taşkınlara neden olması, orman tahribatı ve çığ gibi olaylar doğal denge üzerinde olumsuz etkiler yaparak çevre kirliliğine yani ekosistemlerin bozulmasına yol açan insan kaynaklı faktörlerdir. Hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir. SORU : 1- Ülkemizi ve Dünya’mızı tehdit eden önemli çevre sorunları nelerdir? 2- Ülkemizi ve Dünya’mızı tehdit eden önemli çevre sorunlarının sebepleri ve sonuçları nelerdir? 3- Ülkemizi ve dünyayı tehdit eden çevre sorunları dünyayı nasıl etkiler? 4- Ekosistemler zamanla neden değişip bozulmaktadır? 5- Ekosistemlerdeki bozulmalar beraberinde hangi sonuçları getirin? 6- Çok küçük bir ekosistemin zarar görmesi tüm dünyayı nasıl etkiler? 2- Çevre Kirliliğine Neden Olan (İnsan Kaynaklı) Faktörler : a) Orman Tahribatı : Orman yangınları, ihmal, dikkatsizlik, kaçak yapılaşma ve arazi açmak için ağaçların bilinçsizce kesilmesi gibi sebepler yüzünden ormanlar tahrip olmaktadır. Bunun sonucunda ekosistemlerin doğal dengesi bozulmakta, ormanda yaşayan canlı türleri ve bu türlerin habitatları yok olmakta, toprak zenginliği kaybolmaktadır. (Ülkemizde orman yangınlarının kayıtları 1937 yılında tutulmaya başlanmıştır. Bu kayıtlara göre yaklaşık 1,5 milyon hektar ormanlık alan yok olmuştur). SORU : 1- Ülkemizdeki orman tahribi sadece ülkemizi mi etkiler? 2- Orman tahribi nasıl engellenebilir? 3- Ormanların kaybı hayatımızı nasıl etkiler? b) Çığ : Yüksek yerlerdeki karların şiddetli ses etkisiyle dağın yamaçlarına yuvarlanmasına çığ denir. Eğimli arazi üzerinde birikmiş büyük kar örtüsü, yer çekimi etkisiyle kaydığında çığ oluşur. Çığ genellikle bitki örtüsü olmayan, dağlık eğimli arazilerde görülür. Çığlar beraberinde toprak, taş ve ağaçları da sökerek götürür. Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma, toprağı verimsizleştirerek canlıların yaşamını tehlikeye sokar. Çığlar, tarım alanlarının veriminin düşmesine ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olur. SORU : 1- Çığdan korunma yolları nelerdir? c) Nükleer Silahlar ve Nükleer Santral Patlamaları : Nükleer silahlar, nükleer kazalar ve bu kazalar sonunda ortaya çıkan nükleer atıklar kirlenmeye sebep olur. (1986 yılında yaşanan Çernobil Nükleer Enerji Santrali Kazası’nın yarattığı olumsuz etkiler, bu kirliliğin en canlı örneğidir. Bu olaydan ülkemizin en çok Karadeniz Bölgesi’nin etkilendiği tespit edilmiştir). SORU : 1- Nükleer kirlilik sadece belli bir bölgeyi mi etkiler? 2- Nükleer kirliliğin canlılar ve onların çevreleri üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? d) Biriktirilmiş Suların Taşkınlara Yol Açması : Barajların yıkılması sonucu oluşan taşkınlar, bitki örtüsüne, ekili alanlara toprağın verimli tabakasının taşınmasına neden olur. e) Aşırı Nüfus Artışı : Bir bölgedeki ya da ekosistemdeki nüfus artışını ya da azalışını o ekosistemdeki göçler, doğum ve ölüm olayları belirler. Nüfus artışının az olduğu dönemde insan tarafından çevreye verilen zarar doğal yollarla kendiliğinden düzeltilebiliyordu. Nüfus artışı fazla olduğu için; • Doğal kaynaklar aşırı kullanıldı. • Barınma amacıyla yeşil alanlar yok edildi. • Büyük kentler çevre kirliliğine yol açtı. • Araçların egzoz gazları hava kirliliğine yol açtı. • Soğutucularda kullanılan karbon maddesi ozon tabakasını inceltti. • Tarımsal alanlarda yapılan ilaçlamalar yararlı böcekleri de yok etti. • Evsel atıklar, lağım suları ve sanayi atıkları çevreyi kirletti. • Tarımda üretimi arttırmak için aşırı kullanılan gübreler çökerek toprağın ve yeraltı sularının kirlenmesine yol açtı. f) Plansız Sanayileşme : Nüfusun hızla artması sonucu sanayi gelişmiş ve bunun sonucu çevre (hava, toprak, su) zarar görmüş, kirlenmiştir. • Tarla ekmek için orman arazilerinin kesilmesi. • Artan kereste ihtiyacı nedeniyle ormanların kesilmesi. • Fabrika bacalarına filtre takılmaması. • Fazla ürün elde etmek için tarımda aşırı gübreleme ve ilaçlama yapılması. • Fabrika atıklarının arıtılmadan suya ya da toprağa verilerek su ve toprağı kirletmesi. g) Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanılması : Bir ekosistemdeki hava, toprak, su, hayvanlar, bitkiler, yeraltı zenginlikleri ve doğal güzellikler o ekosistemdeki doğal kaynakları oluştururlar. Doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması çevre kirliliğine yol açar. • Kimyasal ve biyolojik silahların kullanılması. • Gereksiz tarım ilaçları ve böcek öldürücülerin kullanılması. • Soğutucuların ve spreylerin fazla kullanılması. • Ev ve sanayi atıklarının çevreye dağılması. • Nükleer silahların ve radyasyona yol açan maddelerin kullanılması. • Kalitesiz fosil yakıtların (kömür, petrol, doğal gaz) kullanılması. 3- Çevre Kirliliğinin Sonuçları : Hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği ve nükleer kirlilik çevre kirliliği sonucu oluşan kirlenmelerdir. a) Hava Kirliliği : Atmosferde bulunan zararlı gazların (karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri) miktarının artmasına hava kirliliği denir. Hava kirliliğinin canlı ve cansız varlıklar üzerinde olumsuz etkileri vardır. Havayı katı ve gaz halindeki maddeler kirletir. Sanayi tesislerinden filtre edilmeden bırakılan gazlar, araç egzozlarından çıkan gazlar, fosil yakıtların (petrol, kömür ve doğal gaz) yanmasından oluşan gazlar (evlerin ısıtılmasında, taşıtlarda ve sanayi tesislerinde fosil yakıtların aşırı kullanılması sonucu) hava kirliliği oluşur. Hava kirliliği sonucu asit yağmurları oluşur, sera etkisi artar ve ozon tabakası delinir. Sera etkisi ve ozon tabakasındaki incelme, iklim üzerinde tüm Dünya’da (küresel boyutta) değişikliklere yol açar. Kullanılan fosil yakıtların oluşturduğu katı ve gaz halindeki atıkların (fosil yakıtların yanması ile havaya karışan karbon oksitleri, kükürt oksitleri ve azot oksitleri), suya ve su döngüsüne karışması sonucu bu atıkların yağış olarak yeryüzüne inmesine asit yağmuru denir. Güneş’ten gelen ışınların bir kısmı yeryüzü tarafından soğurulurken bir kısmı da uzaya geri yansır. Yeryüzünden yansıyan bu ışınların bir kısmı, atmosferde soğurularak havanın ısınmasına sebep olur. Güneş ışınlarının bir kısmının uzaya gönderilmesinin engellenmesine sera etkisi denir. Sera etkisine neden olan gazların (başta karbondioksit olmak üzere) miktarının artması, soğurulan güneş ışınlarının miktarının artmasına sebep olur. Bunun sonucunda atmosferin ve Dünya’nın sıcaklığı aşırı yükselir. Atmosferdeki sera etkisinin artmasına küresel ısınma denir. Küresel ısınma sonucunda buzullar erimeye ve okyanuslardaki su seviyeleri yükselmeye başlar ve küresel çölleşme gerçekleşir. Hava kirliliğine sebep olan (flora klora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan) gazlar ozon tabakasının incelmesine sebep olur. Ozon tabakasının incelmesi sonucu Güneşin zararlı ultraviyole ışınları yeryüzüne ulaşır ve bu ışınlar biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler ve canlıların bağışıklık sistemini bozar. (Flora klora karbon gibi itici ve soğutucu olarak kullanılan gazların kullanılmaması konusu Brezilya'da ulusların imzasına açılmış ve iki ülke bu antlaşmayı imzalamıştır. Bu ülkeler Türkiye ve A.B.D.dir). 1- Havanın Canlılar İçin Önemi : 1- Canlılar havasız yaşayamaz. 2- Solunum için bazı canlılar (insanlar ve oksijenli solunum yapan canlılar) oksijene ihtiyaç duyarlar. Havadaki oksijen, suya ve toprağa geçer, buradaki canlılarda oksijen kullanır. 3- Yeşil bitkiler, fotosentez yaparken havadaki karbondioksiti kullanır ve oksijen üretir. 4- Havanın azotu bazı bitkiler tarafından, (azot bağlayıcı) bakteriler yardımıyla alınarak protein yapımında kullanılır. (Canlıların temel yapısını proteinler oluşturduğu için önemlidir). 5- Havadaki su buharı canlılar için gereklidir. 2- Hava Kirliliğinin Etkileri : 1- Solunum sistemi hastalıklarına neden olur. (Astım, bronşit, akciğer kanseri). 2- Yeşil alanlar yok olur, tarım ve hayvancılık olumsuz etkilenir. 3- Dolaşım sistemi hastalıklarına neden olur. (Kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı). 4- Kağıt, kumaş, sanat eserleri, tarihi kalıntılar, araçlar ve evlerin yıpranmasına neden olur. 5- Kirli havada biriken kurşun oranı saçların dökülmesine neden olur. 3- Hava Kirliliğinin Önlenmesi : 1- Sanayi tesisleri katı, sıvı ve gaz atıklarını arıtarak doğaya bırakmalıdır. (Yönetim bu gereçler için sanayi kuruluşlarına uzun vadeli ve düşük faizli krediler vererek kontrolü çevre örgütlerine devir etmelidir). 2- Havayı kirletmeyen doğal gaz, rüzgar, güneş enerjisi ve nükleer enerji gibi enerji kaynakları desteklenmelidir. 3- Bacalardan ve egzozlardan çıkan gazlar, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak zararsız hale getirilmelidir. 4- İnsanların yeşil bitkileri ve ormanları kullanmaları sağlanarak, yeşil alanlar çoğaltılmalıdır. (Evlerin çevrelerinin beton duvarlarla çevrilmesi yasaklanarak, belediyeler aracılığı ile mülklerin yeşil bitkilerle sınırlandırılması sağlanmalıdır). SORU : 1- Asit yağmurlarının çevremiz üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? 2- Sera etkisi hayatımızı nasıl etkiler? 3- Asit yağmurları, sera etkisi ve ozon tabakasının delinmesi gibi Dünya’yı etkileyen bu çevre problemleri ülkemizi nasıl etkilemektedir? b) Su Kirliliği : Sanayi kuruluşlarının ve enerji üretim santrallerinin atıkları, nüfus artışı, şehirleşme, deniz taşımacılığı ve kazalar, asit yağmurları, foseptikler, çöplükler, tarımda kullanılan ilaçlar, doğal ve yapay gübreler su kirliliğine neden olur. Su kirliliği, tüm canlıların hayatını tehlikeye sokar. İçme ve kullanma suları daima temiz olmalıdır. Su kirliliğinden dolayı deniz, göl ve akarsularda her türlü üretim düşer, içme ve kullanma suyu bulmakta güçlük çekilir, suya bağlı ekosistemlerde doğal denge bozulur. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan deniz kirliliği de önem taşımaktadır. Sakarya ve Gediz Nehirleri, Akşehir Gölü ve Tuz Gölü, İzmit ve İzmir Körfezleri ile Marmara Denizi ülkemizde su kirliliğinin görüldüğü yerlerdendir. SORU : 1- Ülkemizdeki su kirliliği Dünya’yı nasıl etkilemektedir? 2- Su kirliliğine nasıl çözüm bulunabilir? c) Toprak Kirliliği : Yerleşim alanlarından çıkan atıklar ve çöpler, sanayi atıkları, egzoz gazları, kimyasal (organik ve mineral) gübreler, tarımla mücadele ilaçlarının kullanımı, yanlış arazi kullanımı, su ve rüzgar erozyonu, ile ulaşım ağı toprak kirliliğine neden olur. Bir yerde belirli kalınlıktaki toprağın oluşabilmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmektedir Bunun için doğal kaynaklardan biri olan toprağın çok iyi korunması gerekir. Son yıllarda (yirminci yüzyılın başından itibaren) modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile birlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmıştır. Toprak kirliliği ürün kalitesinin düşmesine, topraktaki organik ve inorganik maddelerin azalmasına ve dolayısıyla ekosistem dengesinin bozulmasına yol açabilmektedir. SORU : 1- Toprak kirliliği hangi çevre sorunlarını beraberinde getirir? 4- Çevre Kirliliğinin Sonuçları : Çevre kirliliği sonucu; 1- Dünya’nın coğrafyası değişir. 2- Dünya’nın iklimi değişir. 3- Erozyonlar oluşur ve toprağın verimini düşürür. 4- Su kaynakları azalır ve kurur. 5- Enerji kıtlığı başlar. 6- Biyolojik çeşitlilik (canlı çeşitliliği) azalır. 7- Beslenme sorunu doğar. 5- Çevreyi Korumak İçin Alınacak Önlemler : 1- Sanayileşmede çevreye zarar vermemek için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. 2- Canlı türlerinin ve nesillerinin devamının sağlanması gerekir. 3- Bilinçli tarım yapılması gerekir. 4- Ormanların yok edilmemesi gerekir. 5- Su kaynaklarının kirletilmemesi gerekir. 6- Geri dönüşümlü ürünlerin kullanılması gerekir. 7- Tüketim maddelerinin geri dönüştürülebilecek şekilde kullanılması gerekir. 8- Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerekir. 9- Yenilenemez enerji kaynaklarının kullanılmaması gerekir. 10- Eğitime önem verilmesi ve tutumlu olunması gerekir. 11- Sürdürülebilir kalkınma yapılması gerekir.

Doğal afetler ekosistemi nasıl etkiler?

Doğamız binlerce yıldır bir düzen içerisinde devam etmekte olsa da bazı değişiklikler bu düzeni etkilemektedir. Bazıları bizzat insan eliyle gerçekleşirken bazıları da doğal olaylar sonucu yani doğa felaketleri gibi olumsuz olaylar sonucu gerçekleşmektedir. 1- Doğal afetlerden kaynaklanan bozulmalar Doğal afetler gerçektende azımsanmayacak ölçüde doğayı tahrip edebilirler. Örnek vermek gerekirsevirgul bir meteorun binlerce yıl önce yeryüzünün en güçlü canlı türlerinden biri olan dinozorların neslinin tükenmesine sebep olmuştur. Bu besin zincirinin tamamen değişmesine sebep olmuştur. Yanardağ patlamaları yeryüzü şekilllerini de değiştirebildiği gibi birçok doğal çevreyi yok etmektedir. Denizlere ulaşan lavların denizdeki canlı yaşamını altüst ettiğivirgulhavayı kıtalar bazında kirlettiği de bir gerçektir. İtalya'daki Etna yanardağının yüzyıllardır yaptıkları bunu çok güzel bir şekilde örnekler. Depremler sadece ükemizde yüzbinden fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. En son Japonya'da meydana gelen deprem hem kendi etkisiyle hemde dolaylı olarak nükleer reaktöre verdiği zararla dünya'ya büyük bir zarar vermiş hem de oluşturduğu tsunami ile neler yapabileceğini gözler önüne sermiştir.Bu depremin sebep olduğu ekonomik kayıplar yüzünden daha fazla kaynak kullanımına gidilmişvirgul doğanın kirlenme ivmesine hız kazandırmıştır. %90'ı deprem kuşağı üzerinde olan ülkemiz için durum hiç iç açıcı değildir. Sel felaketlerinin sebep olduğu su baskınları inanılmaz boyutlara varan yıkımlara sebep olmuştur. Hem yerleşim alanlarını yaşanmaz hale getirir hem de tarım arazilerini ekilip biçilmez durumlara sokar. Bunların yanında şiddetli fırtınalar hiçte azımsanmayacak boyutlarda çevreye zarar verirler. Amerika'da her yıl gerçekleşen çok sayıda fırtına ve kasırga onlarca insanın hayatına ve birçok çevresel felakete mal olurlar. 2- İnsan oğlunun sebep olduğu çevresel bozulmalar Son yüzyıllarda insan oğlu aşırı nüfus yoğunluğuna ulaşmıştır. İnsanlar sosyal varlıklar oldukları için belirli bölgelerde büyük şehirleşmeler oluşur. Bu da oradaki doğal çevreyivirgulo bölgedeki canlı popülasyonuna etki eder. Çöplerin belirli bölgelerde birikmesi çevreyi olumsuz etkiler. Evsel atıkların sebep olduğu kirlenmeler göl ve denizlerdeki canlı yaşamını olumsuz etkiler. Artan nüfusa paralel olarak sınırlı dünya kaynakları yetersiz kalmaya başlar. Artan nüfusla birlikte insanların ihtiyacını karşılamak için ormanlık alanlar yok edilir ve burdaki canlı çeşitliliği azalır. Sanayileşme ise ise düzenli de olsa oluşturduğu kimyasal katıvirgul sıvı ve gaz atıklar hem havayı hem su kaynaklarını hem de toprağın biyolojik yapısını bozar. Kirlenen hava sebebiyle dünya aşırı ısınmaya başlar ve bu olaya sera etkisi denir. Sera etkisi yaratan gazlarvirgul karbondioksitvirgulkarbonmonoksitvirgulkükürdioksitvirgulazot oksit ve metan gazlarıdır. Bu gazlardan kükürdioksit havadaki su buharıyla birleşerek asit yağmurlarını oluşturup yağış olarak yeryüzüne indiği zaman bitki ortüsüne ve canlı yaşamına zarar verirler. Isınan hava yüzünden buzullar eriyip deniz seviyesini arttırır. Doğal kaynakların bilinçsiz bir şekilde kullanımıda söz konusudur. Kimi insanlar ekonomik nedenlerden ötürü doğaya zarar verirler. Orneğin kaçak avlanma virgul ormak tahribi gibi. Tarımcılık yapan insanlar daha çok verim almak amacıyla yapay gübreler virgul çeşitli kimyasallar ve hormaonlar kullanıp çevrenin biyolojik yapısına zarar verirler. Ekonomik yönden kötü durumda olan bölgelerimizde insanlar daha ucuza yaşayabilmek için doğaya zarar verirler. Anız yakımıvirgul yanlış ekim ve sürüm faaliyetleri de buna eklenerek toprağın yapısını ve ekolojik dengeyi bozar. Ekosistemdeki bozulmaların sonuçları - İklim değişir : Çeşitli gazların sebep olduğu sera etkisi sonucu dünyanın çeşitli bölgelerinde hiç olmaması gereken iklimler yaşanır. Yazın başında kış soğuklarının yaşanabilmesi gibi. Ağaçlar iklim üzerinde olduça etkili canlılardır. Ormanlık alanları tahrip edilmesi yağışları etkiler. - Erozyonlar : erozyonlar sonucu toprak kalınlığı ve yeryüzü şekilleri değişir. Bitki örtüsünün ve ormanların yok edilmesi toprağın yağışvirgulsel ve rüzgarlar aracılığı ile başka yerlere taşınmasına sebep olurvirgul akarsuların sebep olduğu toprak taşınmaları yüzünden coğrafik şekiller değişir.Ormanların yok edilmesi sonucunda o bölge çölleşmeye başlar . Yağış ve nem azalırken sıcaklık artar. bir gölün kuruması sırasında buna benzer olaylar meydana gelir. Bütün bu olaylarvirgulo bölgenin coğrafi yapısının değişmesine neden olur. Toprak kaybı telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. - Su kaynaklarının azalma sorunu : Bir bölgenin doğal dengesi çeşitli sebeplerle bozulduğu zaman su kaynakları bundan zarar görmeye ve kurumaya hatta çölleşmeye başlar. Buna verilecek en güzel örnek Aral gölünün Aralkum Çölüne dönüşmüş olmasıdır. Aral gölünü besleyen akarsularvirgul sulama ve sanayi için kullanılmaya başlandığından bu yana bu göl %90 'ını çöle bıraktı.Bunun için bu linkteki yazımızı okumanızı tavsiye ederim. - Enerji Kıtlığı : Besin zincirinde her canlı enerji ihtiyacını diğer canlılardan karşılar. Besin zincirindeki bazı kopmalar bu enerji akışını olumsuz etkiler. - Biyolojik çeşitliliğin azalması : Enerji kıtlığı ve bozulan doğal çevre sonucu bazı canlılar bu ortamda yaşayamamaya başlar. Doğal olarak o bölgedeki canlı türünde azalma olur.

Binom, kombinasyon ve permütasyon nerelerde kullanılır?

genellikle ilk önce akla gelen matematiktir ama matematiğin özelliği diğer bütün bilimlere ve olaylara yardımcı olan ana bilim dalıdır.Mesela tesbihin boncukları ipe dizildiğinde permütasyon yapar,oradan bir boncuk çekilirse adı kombinasyondur.Yani bütün yaşantımızda bilerek veya bilmeyerek her alanda kullanılır.

Kan ne renktir?

Damarlarımızda akan kanın rengi kırmızı mıdır?
Goethe'nin "çok özel sıvı" olarak adlandırdığı damarlarımız'daki kan, tamamen ve her yerde kırmızı değildir. Bazı ufak renk farklılıkları vardır.Vücuttaki toplardamarlar yoluyla kalbe doğru akan kanın mora kadar giden mavimsi bir renk tonu vardır. Ama bir yerimizi kestiğimizde ya da yaralandığımızda küçük damarlardan akan kan kırmızıdır. Kan oksijenle birleşince tekrar kırmızı renge döner. Ancak akciğerlerdekı oksijenle beslenen atardamarlardaki (arterler) kan gerçekten açık kırmızı renktedir.

Pinokyo'nun İngilizce olarak karakter özelliklerini yazar mısınız

his has got long nose.
he is board.
he hasnt got a heart.
he is very naughty.
it was a toy.
I remember there was a fairy.

İspanya'nın dağları nelerdir

İspanya'nın dağları nelerdir Pireneler,Lanzarote,Tenerife

İlk gece hangi iç çamaşırı giymeliyim

Hafta evleniyorum ilk gece eşimi etkilemek ve performansını arttırmak için nasıl bir iç çamaşırı giymem lazım öneride bulunur musunuz? İlk gece iç giyim önerileri,

Cevap: Eşinizin ilgisini çekebilecek seksi dantelli iç çamaşırı tercih edebilirsiniz. Özellikle kırmızı tonları azdırıcı olabilir.

Duru isminin anlamı nedir?

Saf, berrak anlamına gelir.

Tabletimin pili hemen bitiyor yardım eder misiniz

İnternet çok pilini yiyor internete az gir pil ömrü dahada uzar.

Askerde kalma koşulları nedir?

ben unıversıte terkım ve askerde kalmak ıstıyorum kalma oranım yuzde kac ve kalmak ıcın ne yapmam gerekıyor en fazla rutbem nereye kadar yukselır oyle bır sansım varmı tabı onuda bılmıyorum sordugum kısıler kalamazsın dıyor cok zor dıyorlar lutfen benı bılgılendırırsenız cok sevınırım sımdıden tesekkur ederım sagolun

////üniversite mezunu ya kısa dönem olaraak 6 ay yapar yada 12 ay yedeksubay olarak yapar normal asker 15 ay yapar askerde kalıcı olmak için belli dönemlerde sınavlar acılır onlara girmen kazanman ve mulakattan geçmen lazım geçtikten sonra eğitime alınırsın askerler 3 yılda bir rütbe alır lise mezunu olursan ya uzman cavuş yada astteğmen olablirsin üniversite mezunu olursan subaylıktan başlayabilirsin eğer liseyi askeri okulda okumamışsan bildiğim kadarıyla haş haddinden dolayı en fazla yarbaylığa kadar cıkıyorsun lise mezunu olup astsubay olursan başcavuş olunca emekli olursun uzman cavuş olursan da heralde 7 kademeli uzman cavuşluğa kadar çıkarsın ////

///20 yılda emekli olursun 10 yıl da mecburi çalışırsın istifa hakkın yok. Olsa bile çok büyük tazminat ödüyorsun tsk ya. Ama sen askerlikten gireceksin sanırım sözleşmeli oluyor onlar 3-5 yılda bir yenileniyor sözleşmeler istersençalışırsın istemezsençalışmazsın.
yaşın kaç ve nereden girmek istiyorsun askere askeri liseye mi gideceksin astsubay yüksekokuluna muı yoksa askerlikten geçerek mi?
Ve şunu söyleyeyim askerlikten geçmeler astsubay ve subay olamaz ilk başta. Ama uzman çavuşken sınavları olur kazanırsın astsubay yada subaylığa kadar yolu var ama pek rütbe alamazsın o zamanda ve kazanmak zordur sınavları çok az kişi alırlar ve subaylar harbiyede okumayanlara iyi bakmaz ve genelde binbaşıyken emekli olursun çünkü binbaşılığı anca 42 yaşında falan oluyorsun ama normal bir harbiyeli bunu 32 yaşında olabilyor yani baya dezantajlı olursun ve sözleşmeli girersen eğer genelde doğuda çalışırsın bu yüzden çoğu sözleşmeli bırakır işi. Böyle zor bir meslek katlanabilirsen gir. maaşında 2000 lira üstü olacaktır astsubay k. başçavuş batıda 2600 alıyor. /// 

Türk malı markalarda neden yabancı isim kullanılır

TÜRK MARKALARI mesala tamek bu bi meyvasuyu üreticisi türk ama ismi ingilizce niye ingilizce bunun cevabını bilen cevaplasın

Cevabı:özentilik

Mouse neden çalışmıyor

Büyük olasılık bilgisayar donanım sistemi veyaz yazılım sistemi desteklemiyor olabilir bu nedenle mausem çalışmaz...

Kemik nedir

KEMİK NEDİR, NASIL OLUŞUR
Kemik, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir Sert olmalarına rağmen kıkırdak dokusundan farkları damar içermeleridir Bu doku yapısında çeşitli tipte hücreler (osteosit, osteoblast, osteoklast) ve hücrelerarası madde (matrix) bulunmaktadır Kemiğin enine kesiti incelendiğinde dış ve iç yüzeyleri bir zarla örtülüdür Bunlardan dıştakine; periosteum, iç yüzeydekine; endosteum denir Bu zarlar düzensiz sıkı bağ dokusundan yapılmışlardır Periosteumun hemen altında dış halkasal sistem yer alır Endosteumun hemen üstünde ise iç halkasal sistem bulunur


Kemik yaşayan ve gelişen bir yapıdır Yapısı, kollajen adı verilen ve yumuşak bir çatı sağlayan bir protein ile bu çatıya güç veren ve sağlamlaştıran bir mineral olan kalsiyum fosfattan oluşmaktadır Bu kombinasyon kemiği güçlendirirken üzerine uygulanan kuvvetlere karşı da esnek hale getirir Vücudun kalsiyumunun %99'undan fazlası kemiklerde ve dişlerde yer almaktadır %1'i de kanda bulunur Yaşam boyunca eski kemikler yıkıma uğrar (rezorpsiyon) ve iskelete yeni kemik eklenir (formasyon)Çocukluk ve ergenlik çağlarında yeni kemik oluşumu kemik rezorpsiyonundan daha hızlıdır Bunun sonucunda kemikler daha büyür, ağırlaşır ve yoğunluğu artar 30 yaş civarında pik kemik kütlesine (maksimum kemik yoğunluğu ve gücü) ulaşılana kadar, kemik yapımı, kemik yıkımından daha hızlıdır 30 yaşından sonra yavaş yavaş kemik yıkımı kemik oluşumunu geçer
Kemikler canlı kemik hücrelerinden ve cansız ara maddeden oluşurKemik hücrelerine "osteosit"denirOsteositler çok sayıda sitoplazmik uzantıya sahiptirKemik doku ara maddesine "osein"denirOsein,protein(hücreler tarafından salgılanır)ve inorganik tuzlardan(kalsiyum fosfat,kalsiyum karbonat,kalsiyum florür gibi) oluşur

Kemik dokuda hücrelerin irtibatını sağlayan havers ve volkman kanalları vardır
Kemikler bebeklerde kıkırdak halindedirBu özellik bebekte esnekliği ve direnci arttırırKıkırdak bir müddet sonra kemikleşirKemiklerimiz kıkırdak ve bağ dokudan gelişirÖrneğin bebeklerin kafatasındaki yumuşak kısım olan bıngıldak bağ dokudan oluşurDaha sonra bağ doku kemikleşip sertleşirVücudumuzdaki kol ve bacaklarımız gibi kemiklerimiz ise kıkırdağın kemikleşmesiyle olurKemik doku yapı bakımından iki kısma ayrılırBunlar;sert kemik(sıkı kemik)ve süngerimsi kemiktir

SERT KEMİK
Sert bir yapıya sahiptirKemik doku içinde boşluklar yoktur(gözeneksizdir)Sert kemikteki havers kanalları kan damarı ve sinirlerin girmesini sağlarSert kemiğin ortasında sarı ilik bulunur

SÜNGERİMSİ KEMİK
Gözenekli bir yapıdadırİçinde düzensiz boşluklar vardırBu boşlukların içini kırmızı kemik iliği doldururSüngerimsi kemik yumuşak bir yapıya sahiptirKemiklerimiz sürekli kendilerini yenilerlerYani kemik doku bir taraftan yapılır bir taraftan da yıkılırGenç evrede yapım yıkımdan fazla,orta yaşta yapım ve yıkım eşit,ileri yaşlarda ise yıkım yapımdan fazladırBundan dolayı yaşlı insanların kemikleri kolay kırılırAyrıca yaşlanınca boyda da bir kısalma olur

Kemiklerin dışında "periost"denilen kemik zarı bulunurKemik zarı,kemiğin enine kalınlaşmasını,kırılan kemiğin onarımını ve kemiğin beslenmesini sağlarİskeletimizi oluşturan kemikler şekillerine göre;uzun kemik,kısa kemik ve yassı kemik olmak üzere üç çeşittir

Civcivlerde ayak şişmesi neden olur

tavuk civcivlerimin ayakları 10.15. günlükken diz kapakları şişiyo ve yurume zorluğu çekiyolar. çok sağliklı görünüyolar ama ayak sorunları oluyo ilk günden ihtibaren yem ve yumurta veriyorum. acaba yumurtadan olabilirmi çok üzülüyorum veternere götürdüm ilaç verdiler fakat iyleşmediler bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim

Veterriner hekimin verdiği ilaçları kullanmaya devam ediniz. Temizliklerine dikkat etmeyi unutmayınız . İlgili linki inceleyiniz ;

büyük-küçük ünlü uyumu ve ünsüz yumuşamasıyla ilgili hepsinden 3-4 örnek

Büyük Ünlü Uyumu Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de kalın; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ağız, ayak, boyun, boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük. Buna büyük ünlü uyumu adı verilir. Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman. Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret. Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli. -gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz: akşam-leyin, bakla-­gil-ler, çalışır-ken, ekşi-mtırak, yürü-yor. -daş (-taş) eki bazı kelimelerde büyük ünlü uyumuna uymaz: din-daş, gönül-daş, meslek-taş, ülkü-daş. -ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz: akşamki, yarınki, duvardaki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki. Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelere gelen ekler, kalınlık incelik bakımından son hecenin ünlüsüne uyar: adalet-li, anne-si, kardeş-lik, meslektaş-ımız, şişman-lık. Son ünlüleri kalın sıradan olmasına karşın incelik özelliği gösteren bazı alıntı kelimeler ince ünlülü ekler alır: alkol / alkolü, hakikat / hakikati, helak / helakimiz, kabul / kabulü, kontrol / kontrolü, protokol / protokolü, saat / saate, sadakat / sa­dakatten. Küçük Ünlü Uyumu Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür: 1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa son­raki hecelerde de düz ünlü bulunur: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek. 2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa bunu izleyen ilk hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlü bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk, yoklamak, vurmak, yumurta, özlemek, güreşmek, sürmek. Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavur-, kavuş-, savur-, yağmur. Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz: aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz, kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur. Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun-u, konsolos-luğ-u, mümin-lik, müzik-çi, yağmur-luk. -ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü. Bu ünlü düzenleri ve ilk heceyi izleyen ünlüler aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir: a › a, ı (bakar, alır) o › u, a (omuz, oya) e› e, i (geçer, gelir) ö › ü, e (ölçü, ördek) ı › ı, a (kılıç, kısa) u › u, a (uzun, uzak) i › i, e (ilik, ince) ü › ü, e (ütü, ürkek) ÜNSÜZ YUMUŞAMASI İki ünlü arasında kalan sert ünsüzler yumuşar. Buna “ünsüz değişimi” denir. Elbette bu özellik, ancak yukarıda da söylediğimiz sert ve yumuşak şekli bulunan seslerde geçerlidir. Bunlar p, ç, t, k sert sessizleridir. Örneğin; “ağaç” sözcüğüne -i hal ekini getirsek, sözcüğün sonundaki “ç” sert sessizi yumuşayarak “c” olur; yani “ağacı” şeklinde yazılır. Örnek: dolap - a > dolaba, çekiç - e > çekice, kanat - ı > kanadı, yemek - e > yemeğe Yukarıdaki örneklerde sert sessizlerin yumuşadığı görülüyor. Ancak bu kural her sözcükte geçerli değil. Örneğin; “Davranışları, doğruluğunun kanıtıdır.” cümlesinde altı çizili sözdeki “t” sert ünsüzü iki ünlü arasında kaldığı halde yumuşamamıştır. Hangi sözcükte bu yumuşamanın olacağı hangisinde olmayacağı, belli bir kurala bağlanamaz. Hatta tek heceli sözcüklerin çoğunda olmazken, bazılarında olabilir. Bunu sözcüğün günlük kullanımlarını dikkate alarak anlayabilirsiniz. Örnek: tek - i > teki, çok - u > çoğu görüldüğü gibi birincide değişim olmadığı halde ikincide olmuştur. Dilimize Arapçadan geçen ve son hecesindeki ünlünün uzun okunduğu kelimelerde ünsüz değişimi yapılmaz. Örnek: “Sınavda hukuku seçecekmiş.” cümlesindeki altı çizili söz buna örnektir. Bazı sözcüklerde ise ses iki ünlü arasında kalmamasına rağmen yumuşar. Örnek: kalp - i > kalbi, art - ı > ardı, renk - i > rengi, harç - ı > harcı Görüldüğü gibi iki ünlü arasında kalmadığı halde “p, ç, t, k” sert ünsüzleri yumuşamıştır. Bazı sözcüklerde ise bu seslerin yumuşamadığı görülür. Örneğin; “Sonunda işler sarpa sardı.” cümlesinde altı çizili sözcükte yumuşama olmamıştır. Örneğin; “Zonguldak’a yerleştiklerini duydum.” cümlesinde altı çizili sözdeki “k” sert sessizi yumuşamamış ancak biz onu okurken “Zonguldağa” diye okumalıyız.

ilayda isminin anlamı nedir

türkçede: su perisi arapcada: cennete düşen ilk kar tanesi/güzel yüzlü kadı diğer bir anlam:cee düşen ilk su damlasınnet

poster nedir

Poster 1. Duvara asılan büyük boy resim. 2. Bilimsel toplantılarda panolara asılan kısa bildiri, poster sunumu.

bugday neyleri yapmak için kullanılır

Kepek (tahılın dış katmanı) Tohum (çekirdeğin içindeki embriyo) Unsu öz (endosperm: beyaz un yapılan bölüm) bugday_cekirdegi Öğütme esnasında, bu üç kısım birbirinden ayrılır ve farklı tip unlar elde etmek için farklı biçimlerde tekrar birleştirilir. 6 tip buğday vardır: Sert kırmızı kışlık Yumuşak kırmızı kışlık Sert kırmızı yazlık Yumuşak kırmızı yazlık Yumuşak beyaz Durum buğdayı bugday_unu Yapılan işlemlerde çıkacak son ürün buğdayın özellikleri düşünülerek belirlenir; özellikle buğdayın gluten ve protein miktarı gözönüne alınır. Buğday ne kadar sert olursa, un o kadar çok protein içerir. Yumuşak, düşük proteinli buğdaylar kek, kurabiye, hamur işi, bisküvi ve şehriyede kullanılır. Sert, yüksek proteinli buğdaylar ise ekmek yapımında kullanılır. Durum buğdayı ise makarna üretiminde kullanılır. bugday_unu2 Depolanması: Buğday, hava geçirmez kaplarda soğuk ve kuru bir ortamda saklanmalıdır. Ortam rutubeti % 60’dan az olmalıdır. Ekmek ve kek unu 21ºC’de 6 ay-1 yıl, 5ºC’de ise 2 yıl depolanır. Saklama odasında yanlış kokular içeren farklı besinler olmamalıdır. Eğer mümkünse, tam buğday unları buzdolabında saklanmalı ya da dondurulmalıdır. Un dondurulmadan önce oda sıcaklığına soğutulmalı ve acılık ve tat testi yapılmalıdır. Besin Değeri: Buğday unu, kompleks karbonhidratların önemli bir kaynağıdır. Gluten unu haricinde, buğday ununun tüm çeşitleri kalorilerinin %80’ini karbonhidrattan alırlar. Unun türüne bağlı olarak, proteinden gelen kalori yüzdesi 9-15 arasında değişir. (gluten hariç-%45). Yağlardan gelen kalori %5’i geçmez. Buna ek olarak, yediğimiz her 1 tabak buğday unlu yemek 3-15 g besinsel lif ihtiyacımızı sağlar. Buğday unu, B vitamini, çinko, kalsiyum, folik asit, demir, fosfor, magnezyum, potasyum, az miktarda sodyum ve diğer geçiş elementlerini içerir. Buğday unu Çeşitleri: Beyaz un, buğday çekirdeğinin endosperminin öğütülmesiyle elde edilir. Çok amaçlı un, sert buğdaydan ya da sert-yumuşak buğday karışımından öğütülmüş beyaz undur. Kek, kurabiye, hamurişi, bisküvi de içeren bir çok ürün çeşidi için en iyi sonucu verir. Çok amaçlı un genelde zenginleştirilir ve bazen beyazlatılır. Beyazlatma işlemi besin değerini etkilemez. Proteini, % 8-11 arasında değişir. Ekmek unu; sert, yüksek protein içerikli beyaz undan yapılır. Bu unun gluten kuvveti ve protein miktarı çok amaçlı una göre daha fazladır. Beyazlaştırılmamış ve bazı durumlarda askorbik asitle temas etmiş ekmek unu öncelikle ticari fırıncılık için öğütülür, fakat büyük marketlerin çoğunda bulunur. Proteini % 12-14 arasında değişir. Kek unu, az protein içerikli yumuşak buğdaydan öğütülmüş, iyi dokunmuş ipeksi bir undur. Kek, kurabiye, bisküvi ve bazı hamurişlerinde kullanılır. Kek hamuru büyük oranda nişasta ve az miktarda protein içerir. Bu da keklerin yumuşak olmasını sağlar. İçerdiği protein miktarı %7-9 arasında değişir. Kendi kendine kabaran un (fosfatlanmış un olarak da bilinir) kabartma tozu ve tuz eklenerek elde edilir. Genelde bisküvilerde kullanılır ve mayalı ekmek yapımlarında önerilmez. Kendi kendine kabaran unlar, tuzları ve kabartma tozları azaltılarak çok amaçlı un yerine kullanılabilir. Hamurişi ununun özellikleri, çok amaçlı unla kek ununun arasındadır. Genelde yumuşak buğdaydan hamurişi yapımı için öğütülür, fakat kraker, kek, kurabiye yapımında da kullanılır. Sabitlik ve doku bakımından, sert buğday unundan farklıdır. Proteini %8-9 arasında değişir. İrmik, gluten bakımından zengin, altın renkli sert yazlık buğday olan durum endosperminin kabaca öğütülüş halidir. Serttir, taneciklidir ve şekere benzer. İrmik genelde zenginleştirilerek kuskus ve makarna ürünlerinin yapımı için kullanılır. Bazı özel ekmekler de irmikten yapılır. Durum unu, irmiğin öğütülmüş halidir. Erişte, şehriye yapmak için zenginleştirilir. Gluten unu, yüksek protein içerikli yazlık buğdaydan öğütülür. Protein miktarı %40-45 civarındadır. Az nişasta içerir. Genelde diyabet ekmekler için kullanılır ya da az proteinli buğday unuyla karıştırılıp daha güçlü hamur elde etmede kullanılır.